16 Nisan 2013 Salı
Birazda Ruhunuzu Dinlendirin ;)
Anjelika Akbar-Rahşan Apay "Libertango Istanbul"
Chopin - Piano Concerto No. 2 (1/3) (Idil Biret)
Fazıl Say- Black Earth
Fahir Atakoğlu-Sarı Zeybek
14 Nisan 2013 Pazar
İşlem öncesi dönem (2-6 yaş)
İşlem öncesi dönem (2-6 yaş)
Dil becerileri gelişir.
Olayları benmerkzci bir bakış açısıyla değerlendirirler.
Objeleri sınıflandırabilir.
Sembolik oyunlar çocuğun günlük yaşamında önemli bir yer kaplar
İşlem öncesi dönem (2-6 yaş)
Çocuk birbirleriyle her zaman ilişkili olmayan durumlar arasında bağ kurmaya çalışır. Örnek: annesi hastanede doğum yapan bir çocuk annesi eve bebekle geldiği için annesinin hastaneye her gidişinde eve bir bebekle döneceğini bekleyebilir.
İşlem öncesi dönem (2-6 yaş)
Örnek: deniz kıyısından çakıltaşı toplayan bir çocuk sadece bir taş almak yerine birden fazla taş toplayabilir. Bunun nedeni sorulduğunda çocuk “canları sıkılmasın” diye cevap verebilir.
Kaynakça ve daha fazlası için
Gestalt Örnekleri
Şekil-zemin videosu;
Kaynakça
Daha da bilgi isterim ben :)
Tamamlama yasası |
Şekil-zemin |
Benzerlik Yasası |
Tamamlama Yasası |
Kaynakça
Daha da bilgi isterim ben :)
Gestalt Psikolojisi
1) Şekil-Zemin İlişkisi: "Algıda seçicilik" kuramına göre,
dikkatin yoğunlaştığı obje şekil, diğer yüzeyler zemindir. Şekil ve
zemin mutlak kavramlar değildir, dikkatin yoğunlaştığı noktaya göre şekil ve zemin değişir.
2) Yakınlık İlkesi : Duyusal anlamda birbirlerine yakın olan uyarıcılar (vurmalı bir çalgıdan gelen ses, bitişik noktalar) bir küme olarak algılanır. Buradaki yakınlık daha çok "zaman ve mekan" anlamındadır.
3) Tamamlama İlkesi : Duyusal anlamda eksik girdi içeren uyarıcılar (yarım bir fotoğraf, bozuk bir plakta çalan şarkı) tam olarak algılanır. Bu nedenle bir resimdeki kişiyi tanımamız için, resmin yarısını görmemiz de yeterli olur.
4) Benzerlik İlkesi : Bazı duyusal özellikler yönünden (şekil, renk, doku v.b) benzer olan cisimler bir küme olarak algınlanır.
5) Süreklilik İlkesi : Belirli bir yönde ilerleyen uyarıcılar bir bütün olarak algılanır.
13 Nisan 2013 Cumartesi
Psikanalitik Kişilik Kuramı
İd (Altbenlik)
İd, kişiliğin temel sistemidir. Ego ve süperego ondan ayrımlaşarak gelişir. İd, kalıtsal olarak gelen, içgüdüleri içeren ve doğuştan var olan psikolojik eğilimlerin tümüdür. Ruhsal enerji kaynağı olan id, diğer iki sistemin çalışması için gerekli olan gücü de sağlar. Enerjisini bedensel süreçlerden alır. Freud, İd'e "gerçek ruhsal varlık" demiştir; çünkü id, nesnel gerçeklerden bağımsız ve öznel bir yaşantı dünyasıdır. İd, fazla enerji birikimine katlanamaz ve böyle bir durum organizmada gerilim yaratır. Bu gerilimi gidermek için id, biriken enerjiyi biran önce boşaltma eğilimi gösterir.
Freud, bu bağlamda bir haz ilkesinin egemenliğinden söz etmektedir.
Haz ilkesinin egemenliği altında işleyen İd, bütün isteklerinin anında yerine getirilmesini bekler. Düşünce bu kısımda etkili değildir. İdin kaynağı bilinç altı dürtülerdir. Birey çoğu kez bu dürtülerin etkisinin farkında değildir.
Ego (Ben)
Ego, İd'i denetim altında tutmaya çalışan kişilik birimidir.
Freud, 'gerçek dış dünyanın etkisi altında altbenliğin (İdin) bir parçasının özel bir gelişme' gösterdiğini, 'dış uyaranları algılayan ve aşırı uyaranlara karşı ruhsal yapıyı koruyan bir dış tabakadan', giderek özel bir yapı geliştiğini ve bu yapının 'altbenlik ile dış dünya arasında bir arabulucu' görevini yüklendiğini ileri sürdü ve gelişen bu yapıya benlik (ego) adını verdi.
Ego, organizmanın gerçek nesnel dünyayla alışverişe geçme ihtiyacından varlık bulur. Açlığın giderilmesi için aç insanın yiyeceği arayıp, bulup yemesi gerekir. Bunun için dış dünyada var olan yiyeceğin gerçek algısıyla yiyeceğin zihinsel imgesini birbirinden ayırmayı öğrenmek zorundadır. Dolayısıyla belleğindeki imgeye uygun bir yiyeceğin görüntüsünü ya da kokusunu duyu organlarıyla araştıracaktır.
Süperego (Benlik)
Kişiliğin üçüncü ve en son gelişen sistemi süperego'dur. Bu sistem çocuğa ana-babası tarafından aktarılan ve ödül ve ceza uygulamalarıyla pekiştirilen geleneksel değerlerin temsilcisidir; kişiliğin ahlaki yönüdür. Gerçekten çok, olması gerekeni temsil eder, hazdan çok kusursuzluğa ulaşmak ister. Süperegoyu ilgilendiren husus bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna karar verip, toplum tarafından onaylanmış değer yargılarına göre davranmaktır.
Süperegonun başlıca işlevleri:
1. İd'den gelen iç güdüsel dürtüleri bastırmak ve ketlemek ki bunlar, özellikle toplumun hoş karşılamadığı nitelikteki cinsel ve saldırgan dürtülerdir.
2. Egoyu gerçekçi amaçlar yerine ahlaki amaçlara yönelmeye ikna etmek,
3. Kusursuz olmaya çalışmaktır.
Daha fazlası için
İd, kişiliğin temel sistemidir. Ego ve süperego ondan ayrımlaşarak gelişir. İd, kalıtsal olarak gelen, içgüdüleri içeren ve doğuştan var olan psikolojik eğilimlerin tümüdür. Ruhsal enerji kaynağı olan id, diğer iki sistemin çalışması için gerekli olan gücü de sağlar. Enerjisini bedensel süreçlerden alır. Freud, İd'e "gerçek ruhsal varlık" demiştir; çünkü id, nesnel gerçeklerden bağımsız ve öznel bir yaşantı dünyasıdır. İd, fazla enerji birikimine katlanamaz ve böyle bir durum organizmada gerilim yaratır. Bu gerilimi gidermek için id, biriken enerjiyi biran önce boşaltma eğilimi gösterir.
Freud, bu bağlamda bir haz ilkesinin egemenliğinden söz etmektedir.
Haz ilkesinin egemenliği altında işleyen İd, bütün isteklerinin anında yerine getirilmesini bekler. Düşünce bu kısımda etkili değildir. İdin kaynağı bilinç altı dürtülerdir. Birey çoğu kez bu dürtülerin etkisinin farkında değildir.
Ego (Ben)
Ego, İd'i denetim altında tutmaya çalışan kişilik birimidir.
Freud, 'gerçek dış dünyanın etkisi altında altbenliğin (İdin) bir parçasının özel bir gelişme' gösterdiğini, 'dış uyaranları algılayan ve aşırı uyaranlara karşı ruhsal yapıyı koruyan bir dış tabakadan', giderek özel bir yapı geliştiğini ve bu yapının 'altbenlik ile dış dünya arasında bir arabulucu' görevini yüklendiğini ileri sürdü ve gelişen bu yapıya benlik (ego) adını verdi.
Ego, organizmanın gerçek nesnel dünyayla alışverişe geçme ihtiyacından varlık bulur. Açlığın giderilmesi için aç insanın yiyeceği arayıp, bulup yemesi gerekir. Bunun için dış dünyada var olan yiyeceğin gerçek algısıyla yiyeceğin zihinsel imgesini birbirinden ayırmayı öğrenmek zorundadır. Dolayısıyla belleğindeki imgeye uygun bir yiyeceğin görüntüsünü ya da kokusunu duyu organlarıyla araştıracaktır.
Süperego (Benlik)
Kişiliğin üçüncü ve en son gelişen sistemi süperego'dur. Bu sistem çocuğa ana-babası tarafından aktarılan ve ödül ve ceza uygulamalarıyla pekiştirilen geleneksel değerlerin temsilcisidir; kişiliğin ahlaki yönüdür. Gerçekten çok, olması gerekeni temsil eder, hazdan çok kusursuzluğa ulaşmak ister. Süperegoyu ilgilendiren husus bir şeyin doğru ya da yanlış olduğuna karar verip, toplum tarafından onaylanmış değer yargılarına göre davranmaktır.
Süperegonun başlıca işlevleri:
1. İd'den gelen iç güdüsel dürtüleri bastırmak ve ketlemek ki bunlar, özellikle toplumun hoş karşılamadığı nitelikteki cinsel ve saldırgan dürtülerdir.
2. Egoyu gerçekçi amaçlar yerine ahlaki amaçlara yönelmeye ikna etmek,
3. Kusursuz olmaya çalışmaktır.
Daha fazlası için
Piaget'e Göre Bilişsel Gelişim Dönemleri
1)Duyusal-Motor Dönem(0-2 yaş):
a)1.Evre(0-1 ay):
b)2.Evre(1-4 ay):
a)1.Evre(0-1 ay):
- Refleksler ilk şemalarımızdır
- Çocuk hazır şemalarla dünyaya gelir.
- İlk refleksler bebeğin dünyayı anlamlandırması ve tanımasına yöneliktir.
b)2.Evre(1-4 ay):
- 1.cil dögüsel tepkiler; çocuk önce refleksi gerçekleştirir daha sonra vücudunun farkına varmaya başlar.
- Vücuda dokunma
- Kendisini tanımaya çalışma
- 2.cil döngüsel tepkiler; çocuk çevreye ilişkin eylemleri keşfeder ve bunu tekrar tekrar yapar.
- 1.cil ve 2.cil döngüsel evreleri birleştirir.(koordinasyon)
- Amaçlı davranış:Nesneyi herhangi bir amaca ulaşmak için bir amaca ulaşmak için araç olarak kullanır.Örneğin; videodaki bebek dişini kaşımak için vites kolunu kullanıyor :) Diş kaşıma örneği
- Nesne Devamlılığı: Nesneyi sakladıımızda yine de nesnenin uzayda var olduğunu bilir.
- AB Hatası: Çocuğun nesneyi en son gördüğü yerde aramasıdır. Örneğin; elimizdeki anahtarı en son avcumuzda gören çocuk anahtarı başka yere koysak bile anahtarı avuç içimizde arayacaktır.
- 3.cül döngüsel tepkiler; çocuğun olağanüstü davranışlarda bulunduğu dönemdir.
- Örnek: Elini prize sokmak.. (bu dönemde çok dikkatli olup önlemler almak gerekir.)
- Bu dönem en çok kaza yapılan dönemdir.
- Dünyadaki her şeyin bir neden-sonuç ilişkisi içinde olduğunu öğrenir.Ama sonuçlarını bilemez ve de bunu deneyerek öğrenmeye çalışır.
- Çocuk düşünmeye başlar.
- Çocuk bu dönemde nesnelerele zihinsel işlem yapabilir, böylece problemleri çözer.
- Bu güzel çocuklar kendi arasında sanki tartışıyor gibiler :) Sevimli tartışma :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)